Kuruluş amacı bir ihtiyacı gidermeye yönelik olan ürün, hizmet, süreç veya servis sunan, genel olarak yeni kurulan, gelişmeye açık olan ve hızlı büyüme gösteren girişim fikirlerine Start-Up denir. Genel olarak girişimcilik ile karıştırılsa da aralarında belirgin farklar bulunur.
Belirli bir ihtiyaca veya soruna çözüm olarak kurulmuş olsa da her zaman olumlu sonuçlar garanti edilemez. Çözülmeye çalışılan problem ile ilgili bir örneğin olmaması veya denenen projelerin başarısız sonuçlanması nedeniyle risk oranı yüksektir. Kar amacı gütmek yerine farkındalık yaratılması ön planda yer alır. Hedef kitlesi bölgesel değil, ülke ve dünya çapındadır.
Start-Up ilk defa 1976 yılında, ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nde bir evin garajında kurularak adını tarihe yazdırdı. 2019 yılından itibaren Start-Up’lar garajlar yerine, devlet destekli atölyelerde, üniversite amfilerinde ve geniş konferans salonlarında yerini aldı. Günümüzde genç girişimci fikirler, eskiye kıyasla daha kolay bulabilme imkânına sahipler. Günümüzde sermaye sahipleri, girişimci fikirleri destekleyerek farklı ve yeni alanlarda iş hayatına atılmayı tercih ediyor.
Artık birçok Start-Up dijital dünya teknolojisine yönelik oluşturuluyor. Güvenlik çözümleri hizmetlerinden hizmet sağlayıcı veya diğer birçok dijital alanda birçok fikir hayat buluyor.
Start-Up’ların Özellikleri Nelerdir?
Girişimci fikirler hangi sektörde yer alırsa alsın sahip oldukları özellikler nedeniyle geleneksel yapıdaki şirketlerden farklılık gösterir. Bu farklılıkları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Hız
Anlaşmaya dayalı bir şekilde işleyen bir şirket ile karşılaştırıldığında Start-Up’ta karar alma ve insan kaynakları yönetim süreçleri daha hızlı çalışır. İşe başlama, mevcut operasyonların sürdürülmesi ve kısa sürede karar alıp uygulama geçme imkanı daha fazladır.
2- Düşük Bütçe
Satrt-Up’lar çoğunlukla maddi imkansızlıklar üzerine sadece girişimcilik ruhu ile kurulur. Bu durum olumsuz gibi görünüyor olsa da kısa zaman içerisinde avantaja dönüşebiliyor. Maddi yetersizlikler nedeniyle risk altında olduğunun farkında olan Start-Up kurucuları zaman yönetimi ve ekip oluşturma becerilerini geliştirirler.
3- Belirsizlik
Kısıtlı maddi kaynaklar ve hedefe ulaşmadaki belirsizlik, kurucuların vizyonunu ve gayretini arttırır.
4- Ekip Ruhu
Start-Up’larda kişi kısıtlaması yoktur. Kurucu bir kişi olabildiği gibi yüz kişi de olabilir. Şirketlerle kıyaslandığında az sayıdaki kişinin yakın ilişkiler kurması ve zorluklara karşı birlikte verdiği mücadele, yapılan işe olumlu faydalar sağlar.
Girişimci fikirler sadece teknoloji ve yazılım alanıyla sınırlandırılamaz. Tasarım, finans teknolojileri, mimarlık ve pazarlama alanında da Start-Up’lar geliştirilebilir. Start-Up gibi değerli bir fikir veya proje üzerine kurulan işletmeler özellikle dijital verilerini korumak için cloud sunucu ile bulut teknolojisinin faydalarından yararlanıyor. Bu konuda daha fazla fikir sahibi olmak için ise “Bulut Bilişimin Dijital Dönüşüme Katkıları” başlıklı blog yazımızı okuyabilirsiniz.
Hizmetlerimiz için:
Hemen İletişime Geçin
Henüz Yorum Yok